24.10.2011

Farkında mıyız?

Felaketler malesef peşimizi bırakmadı.
Geçen hafta verdiğimiz şehitlerimizin üzüntüsü dinmeden yeni bir felaket haberi aldık.Aslında söyleyecek çok  bir şey yok,sadece aklıma takılanlar var.Bir çok blogger arkadaşım nerelere yardım yapılabileceğinden,ihtiyaç listelerinden bahsetmişler.Televizyon kanalları da dünden beri sıklıkla duyuruyor.Dolayısıyla aynı şeyleri tekrar tekrar yazmak istemiyorum.



Şimdi bir haftada iki felaket yaşadık ya bu sırada acaba neler oldu şöyle bir bakalım;

Deniz Feneri sanıkları sessiz,sedasız salıverildi.Doğru dürüst fark edemedik ,çünkü şehitlerimizin üzüntüsünü yaşıyorduk.

Yanlı gazetelerden biri ortalığı karıştırmak,insanları birbirine düşürmek için akıl almaz manşetler attı.Doğru dürüst fark edemedik,çünkü şehitlerimize üzülüyorduk.

Bu kadar felaketin arasında kovalayan varmış gibi,hazır gündemi meşgul eden üzüntülerde varken,insanlar Van'a yardım etmek için kendini paralarken Anayasa aceleyle değiştirilmeye çalışılıyor.Doğru dürüst fark edemiyoruz,çünkü Van'daki depremin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Ve kimbilir fark edemediğimiz daha neler oluyor?


Özge çok güzel bir yazı yazmış.Buradan okuyabilirsiniz.


Hepimizin Başı Sağ Olsun...

15.10.2011

Fotoğrafa İlginiz Varsa Buyrun Takibe

Herkese Merhaba,
kaç gündür malesef yazma fırsatım olmadı.Hastalıktı,iş güçtü derken neredeyse bir hafta geçmiş. Ama artık iyileştim ve döndüm.Son güzel havaları kaçırmamak için bugün biraz dışarıya çıktım,malum yarın soğuk havalar başlıyor.Hoş ben hava tahminlerinin yalancısıyım.

Aaaa bi saniye, ben bırakayım şimdi bu hava muhabbetlerini de, asıl benim size bir haberim var.Biliyorsunuz ya da bilmiyorsunuz , benim bi bi bi bitanecik eşim reklam fotoğrafçısı.Dolayısıyla mesleğiyle ilgili bilgi birikimini,tecrübelerini,deneyimlerini paylaşmak üzere bir blog açtı.Evet artık o da bir blogger.Bu işe ilginiz varsa takip etmenizi tavsiye ederim.Bloguna buradan ulaşabilirsiniz.
Şimdi benim akşamki yemek daveti için biraz hazırlanmam gerekiyor.Herkese pek bi tatlı hafta sonu diliyorum.
Yeni hafta da görüşmek üzere

10.10.2011

Yağmurlu Havada İyi Gidecek bir Parça



                                          Bir fincan kahve eşliğinde dinlenmesi tavsiye edilir.

Sendromsuz Pazartesiler Herkese

Herkese güzel haftalar öncelikle.
Ben hala aynıyım,hala hastayım ve hala sesim boru gibi.Normalde yatarak bir kaç günde atlatabileceğim hastalık sürecini,dinlenmediğim,ev işleri ve dışarıda arkadaşlarımla buluşarak geçirdiğim için atlatamamış durumdayım.
Cumartesimi canım arkadaşım Eda'yla gülerek,eğlenerek,bol bol çene yaparak(ee biraz da dedikodu,çok az ama :)),bir de yağmurda ıslanarak geçirdik.

Pazar günü tipik miskinlik ve tembellik faaliyetleri içinde film izleyerek geçti.
Bugün ise ,dün gece yatmadan önce aldığım ilaçlar sayesinde güne yarısından başladım.Saat 12:00 civarında yağmurun sesiyle uyandım ve balkonda  yağmur şakırtıları eşliğinde güzel bir kahve içip,yeni postlarınızı okumaya başladım.Bende durum budur.Aaa bir de Swatch beni müthiş bir hayal kırıklığına uğrattı,ondan da bir sonraki postumda bahsedeceğim.

Herkese sendromsuz pazartesiler.

7.10.2011

Haa-haaa-haaa-hapşuuuuuuuuu!

İki gündür evimizin içinde haaaaaappppşuuuu sesleri duyuluyor.Çok sev diyen olmuyor ama sağolsun eşim çok yaşa demeden de duramıyor.:) Evet,tahmin ettiğiniz üzere hastayım efenim.Kendime gayet dikkat ederken ne oldu ,nasıl oldu anlamadım.Boğaz yanmasıyla hızlı bir başlangıç yaptı ve ertesi günü beni sağlam yatırdı.Dün mesaimi sabahtan akşama kadar koltukta yatarak, uyuyarak ve ara ara televizyona bakarak tamamladım.Benim bitanecik sevgilim de işlerini erteleyip,dün bana o kadar güzel baktı ki bugün biraz daha toparlandım.Ama hala halsizliğim ve baş ağrım devam etiğinden dolayı biraz daha yatıp dinlenmem gerekiyor.İyileşip,döneceğim.Bir yere kaybolmayın.
Sevgiler

5.10.2011

Miko Gecesi

Dün burada da belirttiğim gibi gün içinde pek keyifli değildim.Ama buna rağmen çamaşırları asıp,zeytinyağlı pırasamı da yaptım :)Akşamında yakın dostlarla plansız programsız gelişen bir Miko gecesi ile keyfim yerine geliverdi.Miko bu tür buluşmalarda ve toplaşmalarda tercih ettiğimiz Alsancak'ın  nadide olmakla birlikte  artık yıllanmış mekanlarındandır.Ortamı iyidir,nezihtir ve serviste süperdir.Dolayısıyla hep aynı yeri tercih ettiğimizden dolayı buluşmalarımıza da Miko gecesi derim ben.

Neyse saat 21:00 itibariyle başlayan muhabbetimiz yaklaşık 01:00 e kadar devam etmekle birlikte,çok konuşmaktan olsa gerek müthiş bir çene ağrısıyla eve döndüm.Sanırım bir tek yemek yerken sustum.Onda da hhmmm,yaaa,aaa tepkileriyle bir şekilde muhabbete katılmayı ihmal etmedim.
Aslında bu keyifli akşamı Tunuslu fakat Almanya da yaşayan ve tatil için İzmire gelen arkadaşımız Najla sayesinde yaşadık.O olmasa herhalde biz bir altı ay daha toparlanıp bir araya gelemezdik.

4.10.2011

Bugün Sanki...

Sabah 10:30 itibariyle çalan telefonlara uyanmam,iki fincan çay ve iki fincan kahveden sonra hala ayılamamış olmam,çamaşır makinasını karşına geçip, içinde asılmayı bekleyen çamaşırlarla bön bön  bakışmamız,birazdan mutfağa geçip zeytinyağlı pırasa yapmam gerektiği halde nasıl yapılacağına dair en ufak bir fikrimin olmaması,çalışma odamızın açık penceresinden karşı komşumuzun bağırtılarını hatta böğürtülerini duymak zorunda kalmam,yan odada beni sabırsızlıkla bekleyen ve küçük bir dağı andıran ütüleneceklerin olması sanki bugünün çok güzel geçeceğini gösteren birer işaret...:))

3.10.2011

Cuma Gününden Beri....

Bir kaç gündür malesef yeni post yazmaya fırsatım olmadı.Cuma günü benim canımın,bitanecik eşimin doğum günüydü.Dolayısıyla sabahtan hediye koşuşturması(normalde son güne bırakmam hatta bir ay öncesinden almışlığım vardır) ve öğleden sonrası için de akşama hazırlık faslı başladı.Bu sene evde başbaşa güzel bir akşam yemeği eşliğinde kutlamayı tercih ettik. Farkettim ki günlük koşuşturmacalardan dolayı ne zamandır kendimize böyle özenli akşam yemeği hazırlamaz olmuşum.Doğumgünü sayesinde işlere,güçlere bir ara verip güzel bir akşam geçirdik.İyiki doğmuşsun aşkımcım ,iyi ki varsın.


Cumartesi günü evde miskinlik yaparak ve film izleyerek geçti.İzlediğim filmle ilgili ayrıca bir post daha hazırlayacağım.
Pazar günü nasıl geçtiğini anlamadığım bir gündü.12:00 gibi uyanaraka zaten güne yarısından başlamış olduk.Mutfak alış verişleri,akşam yemeğini hazırlama,çamaşır ve ütü derken akşam yemeği sonrası kendimi koltukta sızmış bir vaziyette buldum.Taaa kiii sevdiğimiz yakın bir arkadaşımız kahveye geliyorum diye arayana kadar.Saat 02:00 ye kadar süren kesintisiz muhabbet eşliğinde günü sonlandırdık.Yani haftasonum yorularak,dinlenerek,eğlenerek ve uyuyarak geçti.


Herkese iyi haftalar ve sendromsuz pazartesiler diliyorum.